Müzede - Sesli Rehber Metni
Zihnimiz bir gökyüzü olsaydı, duygu ve düşüncelerimizi bulutlar temsil edebilirdi. Örneğin, hoş duyguları güneşli ve açık gökyüzü, rahatsız edici duyguları ise sağanak yağışlı, parçalı bulutlu olarak tanımlayabiliriz. Böylece bilincin dışında tuttuklarımızı farkındalığa getirerek duygu ve düşünceleri belli bir mesafeden gözlemleyebilme ve olduğu gibi kabul etme fırsatı buluruz.
Avni Lifij’in eserlerine bakarken kendine şu soruları sorabilirsin: Bu aralar nasıl hissediyorum? Genel ruh halimin hava durumu nedir?
Sanatçının Manzara isimli eserinde yavaşça gözlerini gezdirmeye başla. Fırça darbeleri, sanatçının yaratıcı sürecine dair ipucu veriyor mu?
Işık ve gölgeleri incelediğinde, ressam günün hangi zaman diliminde bu eseri resmetmiş olabilir? Bu manzarayı resmederken sence sanatçı nasıl hissediyordu?
Bir önceki Saraylı Hanımlar eserinin aksine, küçük boyutlu bir esere bakmak algında herhangi bir değişiklik yarattı mı? Sanatçı bu eseri neden küçük boyutta yapmayı tercih etmiş olabilir?
Eserde en çok göze çarpan nesnelerden biri, İstanbul’un ara sokaklarında, ahşap sıralı evlerin arasından görünen, caminin arkasında beliren gökkuşağı. Gökkuşağının sana çağrıştırdığı neler var?
Şimdi dilersen gözlerini kapatabilir veya bakışlarını yumuşatabilirsin. Yaşamında sana iyi hissettiren, umut veren, yeni başlangıçlara kapı açabilecek her ne varsa, zihninde bunları temsil eden renklerden bir gökkuşağı yaratmayı dene. Hayatına renk katan kişileri, yaşantıları, durumları hayal et ve gökkuşağına yerleştir. Bu gökkuşağına bakarken bedenindeki duyumsamaları ve yüz ifadeni fark et.
Hazır hissettiğinde nazikçe gözlerini açabilirsin. Gözlerini açtıysan, devam edelim.
Müze Dışında - Sesli Rehber Metni
Zihnimiz bir gökyüzü olsaydı, duygu ve düşüncelerimizi bulutlar temsil edebilirdi. Örneğin, hoş duyguları güneşli ve açık gökyüzü, rahatsız edici duyguları ise sağanak yağışlı, parçalı bulutlu olarak tanımlayabiliriz. Böylece bilincin dışında tuttuklarımızı farkındalığa getirerek duygu ve düşünceleri belli bir mesafeden gözlemleyebilme ve olduğu gibi kabul etme fırsatı buluruz.
Avni Lifij’in eserlerine bakarken kendine şu soruları sorabilirsin: Bu aralar nasıl hissediyorum? Genel ruh halimin hava durumu nedir?
Sanatçının Manzara isimli eserinde yavaşça gözlerini gezdirmeye başla. Fırça darbeleri, sanatçının yaratıcı sürecine dair ipucu veriyor mu?
Işık ve gölgeleri incelediğinde, ressam günün hangi zaman diliminde bu eseri resmetmiş olabilir? Bu manzarayı resmederken sence sanatçı nasıl hissediyordu?
Eserde en çok göze çarpan nesnelerden biri, İstanbul’un ara sokaklarında, ahşap sıralı evlerin arasından görünen, caminin arkasında beliren gökkuşağı. Gökkuşağının sana çağrıştırdığı neler var?
Şimdi dilersen gözlerini kapatabilir veya bakışlarını yumuşatabilirsin. Yaşamında sana iyi hissettiren, umut veren, yeni başlangıçlara kapı açabilecek her ne varsa zihninde bunları temsil eden renklerden bir gökkuşağı yaratmayı dene. Hayatına renk katan kişileri, yaşantıları, durumları hayal et ve gökkuşağına yerleştir. Bu gökkuşağına bakarken, bedenindeki duyumsamaları ve yüz ifadeni fark et.
Hazır hissettiğinde nazikçe gözlerini açabilirsin. Gözlerini açtıysan, devam edelim.
Esere Dair
1914 Kuşağı sanatçılarının İzlenimci bir anlayışla ele aldığı manzara resimlerinde ana tema sıklıkla İstanbul olmuştur. Boğaz ve Haliç manzaraları, yalılar ve tekneler, eski İstanbul’un Arnavut kaldırımlı dar sokakları, ahşap sıra evler, camiler ve saraylar bu resimlerin başlıca unsurlarını oluşturmuştur. Bu kuşağın sanatçıları arasında anılan Hüseyin Avni Lifij’in aynı konuları ele alan eserlerinde güçlü bir desen anlayışı, lirik anlatımları ve romantik yorumları gözlemlenebilir.
Hüseyin Avni Lifij’in Manzara adlı eseri, genellikle açık havada hızlıca gerçekleştirdiği poşadlarından biridir. Tazeliği ve canlılığı koruyan bu tür çalışmalar, taşınma ve uygulama kolaylığından genelde küçük boyutlarda kalmıştır. Elif Naci’ye göre Lifij’deki İzlenimci etki, çağdaşı olan sanatçılardan farklıdır. Onların katı bir şekilde ele aldıkları İzlenimcilik, Lifij’in tuvalinde yumuşak ve dalgalı bir rüya alemine, müzikal ve akıcı, melankolik yapıtlara dönüşür.
Ayrıntılardan arınmış, tamamen ton ve ışık yöntemine başvurarak gerçekleştirilmiş bu şehir manzarasında, çatıların üzerinde ufuktaki bir cami silüeti ile birlikte görülen gökkuşağı dikkati çeker. Lifij’in lirik anlatımı düşünüldüğünde muhtemelen umudu, yeni başlangıçları simgeleyen bu gökkuşağı, yarattığı şiirsel atmosferin odak noktasıdır.