“Düşünen adamın bir öyküsü vardır. Artık çok eskide kalmış günlerde Cehennemin kapısı düşüncesini oluşturuyordum. Bu Kapı’nın önünde, bir kayaya oturmuş, derin düşüncelere dalmış Dante, şiirinin planını oluşturuyordu. Arkasında, Ugolino, Francesca, Paolo ve İlahi komedya’nın tüm kahramanları yer alıyordu. Bu proje sonuçlanmadı. Benim zayıf, çilekeş, düz giysiler içindeki Dante’m, kalabalıktan ayrı düşünce anlamsız kalacaktı. İlk esinimin rehberliğinde bir başka ‘Düşünen adam’ tasarladım; bir kayanın üstüne çömelmiş, büzüşlmüş ayaklarıyla ona tutunmuş, çıplak bir adam. Yumruğu ağzında, düşüncelere dalmış. Doğurgan düşünce beyninde yavaş yavaş oluşuyor. Düş kuran biri değil, bir yaratıcı. Böylece heykelimi yaptım!” diye açıklıyordu Rodin 1904 yılında. Burada özgün boyutuyla sergilenen Düşünen adam, Cehennemin kapısı’nda Üç Gölge’nin altında ve tüm kompozisyona egemen bir noktada yer alır. Heykelin güçlü kas yapısı, Belvedere gövdesi’nden esinlenen burulma biçimi ve tümüyle içselleştirilmiş gerilimi, çoğu zaman olduğu gibi, Michelangelo’dan alınan derslere gönderme yapmaktadır. Zaman içinde bu heykelin kazandığı büyük ün üzerine çok sayıda kopyası yapılır; ancak bunlar daha küçük boyutlu kopyalardır (yük: 37.5 cm). Rodin’in bir grup arkadaşı, biraz da meydan okurcasına, Düşünen adamın anıtsal boyutta bir kopyasının Paris kenti tarafından satın alınması önerisini ortaya atarlar. 21 Nisan 1906’da Panthéon’da açılışı yapılan heykel, 1921-1922 yıllarında Rodin Müzesi’ne taşınır. Büyük boy bir başka Düşünen adamda Rodin’in Meudon’daki mezarının üstüne yerleştirilmiştir.