14 Eylül 2024

Richard Calvocoressi: "Georg Baselitz: Üçüncü Reich'tan Berlin Duvarı'nın Çöküşüne"

Richard Calvocoressi: "Georg Baselitz: Üçüncü Reich'tan Berlin Duvarı'nın Çöküşüne"

Georg Baselitz 1938’de, İkinci Dünya Savaşı'nın başlangıcından neredeyse iki yıl önce, Saksonya'daki bir köyde dünyaya gelir. Babası, öğretmen ve Nazi sempatizanıdır; Wehrmacht'ta askerdir ve Polonya'nın işgalinde görev alır. 1945'te Almanya'nın yenilgisinden sonra Saksonya, Rusların işgali altına girer ve daha sonra komünist Doğu Almanya'nın bir parçası olur.
Baselitz böylece hayatında, iki totaliter rejim görür: Nazizm ve Komünizm. Bu, kendisinde otoriteye karşı derin ve kalıcı bir güvensizlik yaratır. Doğu Berlin'deki sanat okulundan “sosyo-politik olgunlaşmamışlık” gerekçesiyle atıldıktan sonra, 1957'de, on dokuz yaşındayken, eğitimine devam edebilmek için Batı Berlin'e taşınarak Batı Alman vatandaşı olur.
Doğu Bloku'nda hakim olan Sosyalist Gerçekçilik’in boş figüratif imgelerinden vazgeçtiği gibi, kısa süre sonra Batı Avrupa'da karşılaştığı, Amerikan soyut dışavurumculuğunun takizm veya art informel adıyla bilinen moda olmuş, sulandırılmış versiyonlarını da reddeder. Bunun yerine, yeni keşfettiği varoluşçuluğa ve “aykırı” sanata duyduğu ilgi sayesinde, her iki yaklaşımı da birleştiren yeni bir sanatsal dil geliştirir.
Baselitz’in sanatı, insan figürünü ortadan kaldırmayan ve Nazizm'in ve dünya savaşı felaketinin yarattığı ahlaki ve manevi zorlukları görmezden gelmeyen bir yaklaşım teşkil eder. 1960'ların ortalarında yaptığı, yıkılmış manzaralarda kanlar içinde, perişan ve kafası karışmış figürleri betimleyen anti-kahraman resimleri, maddi refahla meşgul olan “üstün ırk”a unuttukları gerçekleri hatırlatmıştır. 
1960'ların sonlarından itibaren, Baselitz sanatın bir mesaj iletme çabasından giderek daha fazla hayal kırıklığı duymaya başlar. İzleyicinin dikkatini içerik veya anlamdan uzaklaştırmak amacıyla motiflerini – kafa, figür, manzara, natürmort – ters veya yan şekilde resmetmeye başlar. Bu yaklaşımı, zaman zaman onu soyutlamaya yaklaştırır; örneğin, büyük ölçekli tuvaller üzerine iki boyutlu boya kullanımı, soyut dışavurumculuğu çağrıştırır.

Bu konuşmada Richard Calvocoressi, anlatısal içeriğin Baselitz'in sanatından tamamen kaybolmadığını göstermeyi amaçlıyor: otobiyografi ve hafıza – kendi önceki çalışmalarının anısı da dahil – Baselitz'in sanatında önemli bir rol oynamaya devam ediyor. Çağımızın en radikal ve özgün sanatçılarından biri olarak kazandığı uluslararası üne rağmen, Baselitz özünde bir Alman olarak kalmıştır. Kendi kuşağındaki birçok Alman sanatçının aksine, Gotik Hässlichkeit (çirkinlik) geleneğini benimseyerek Alman köklerini inkâr etmek yerine bilinçli bir şekilde sahiplenmiştir.

Konuşma dili İngilizcedir, Türkçeye simültane tercüme yapılacaktır. 

Konferansa katılım için müze giriş bileti alınmalıdır ve kayıt yapılmalıdır. Kayıt için buraya tıklayın.

Tarih: 14 Eylül 2024, Cumartesi
Saat: 14:00 - 15:30
Yer: SSM Konferans Salonu

Diğer Etkinlikler

Osman Erden: "Alman Çağdaş Sanatında Bellek"

19 Ekim 2024

Osman Erden: "Alman Çağdaş Sanatında Bellek"

Etkinlikler

Tümünü Görüntüle