Makale
Harf Devrimi: Latin Alfabesiyle Tanışma
03 Ocak 2025
Türk devletleri, siyasal ve kültürel etkileşimler sonucunda pek çok alfabe kullanmış; İslamiyet'in kabulüyle birlikte Arap harfleri benimsenmiş, Osmanlı İmparatorluğu da bu alfabeyi kullanmaya devam etmiştir. Cumhuriyet’in ilanından sonra, Arap harflerinin kullanımına bir süre daha devam edilmişse de 1 Kasım 1928’de Harf Devrimi gerçekleştirilmiş ve Latin harflerinin kullanımına karar verilmiştir.
Ural-Altay dil ailesine mensup olan Türkçe, sabit köklü ve sondan eklemeli bir yapıya sahiptir. Hami-Sami dil ailesine mensup Arapçanın ise bükümlü bir kökü vardır, bu nedenle Türkçe ile tam uyumlu değildir. Bu durum, Türkçedeki bazı seslerin doğru bir şekilde ifade edilememesine ve Arap harfleriyle yazma ile okumanın zorlaşmasına yol açmıştır. Türkçe için kullanılan alfabelerde ünlü eksikliği önemli bir sorun yaratmış, Türkçe sesler tam olarak karşılanamamıştır. Osmanlı İmparatorluğu’nda Tanzimat dönemiyle birlikte reform hareketlerinin başlaması, alfabe ve dil konularında tartışmaları da başlatır. Arap harflerinin Türkçedeki sesleri karşılamadaki yetersizliği, aydınlar tarafından dile getirilir.
Osmanlı devlet adamı ve aydını Münif Mehmed Paşa (ö. 1910), 1862’de kurucusu olduğu “Cemiyet-i İlmiyye-i Osmaniye”de verdiği bir konferansta, Arap alfabesindeki imla ve gramer öğretimindeki zorluklara dikkat çekerek ilk defa Arap harflerinin ıslahı konusunu gündeme getirmiştir. II. Meşrutiyet döneminde de alfabe değişikliğine dair tartışmalar devam etmiş, “İmla Komisyonu”, “Yeni Yazı Öğretme Derneği” ve “Tamim-i Maarif ve Islah-ı Hurûf Cemiyeti” gibi topluluklar, dilde sadeleşme ve alfabe değişikliği yapılması gerektiği üzerinde durmuş; 1912’de ise harf ıslahına dair bir kongre düzenlenmiştir. İmparatorluğun son döneminde başlayan bu tartışmalar, Cumhuriyet’in ilanından beş yıl sonra gerçekleştirilen Harf Devrimi’nin zeminini hazırlamıştır.
Cumhuriyet’in ilanı ile birlikte, Mustafa Kemal Atatürk öncülüğünde halkın eğitim seviyesinin artırılması, kültürel dönüşüm ve çağdaşlaşma adına atılan pek çok önemli adımdan biri Harf Devrimi olmuştur. Aralarında Yakup Kadri (Karaosmanoğlu), Falih Rıfkı (Atay) ve Ruşen Eşref (Ünaydın) gibi dönemin önde gelen yazar ve aydınlarının bulunduğu bir 'Dil Encümeni', 20 Mayıs 1928’de kurulmuştur. Kolay anlaşılabilir ve kavranabilir bir dil için düzenlemeye gidilerek, Latin harfleriyle her harfin bir sese işaret ettiği yeni Türk alfabesi kabul edilmiştir. Alfabe değişikliği Harf Devrimi olarak kabul edilse de bu adımın dildeki devrimin ilk basamağı olduğu söylenebilir. Gerçekleştirilecek olan Harf Devrimi 9 Ağustos 1928’de, Gülhane Parkı’nda halka açıklanmış; 1 Kasım 1928’de ise "Türk Harflerinin Kabulü ve Tatbiki Kanunu" yürürlüğe girmiştir. Ancak yeni harflerin öğretilmesi süreci, Arap harflerini benimsemiş bir nesil için zor olacaktır. Böylece yeni harflerin öğretimi için bir eğitim seferberliği başlatılarak Millet Mektepleri açılmış, 1932’de ise halkevleri kurulmuştur.
Alfabe afişleri, eğitim seferberliği boyunca halkın yeni yazıyı öğrenmesinde etkili bir araç olarak kullanılmıştır. Gazeteler Arap harflerinden Latin harflerine geçişi, benzer alfabe tablolarını kullanarak göstermiştir. Cumhuriyet gazetesinin 7 Ağustos 1928 sayısında, halkın yeni yazıyı öğrenmesine rehberlik eden bu tablolardan biri, eski ve yeni harfleri karşılaştırmalı olarak vermektedir. Hakimiyet-i Milliye gazetesi ise 16 Eylül 1928 tarihli sayısında, yeni Türk alfabesini tanıtmaktadır. Tabloda hem el yazısı hem de matbu Latin harflerinin yazım şekilleri gösterilmekte, sağ ve sol köşelerde ise Arap harfleriyle karşılıkları yer almaktadır.
Gazetelerin yanı sıra sokaklar, okullar ve kamu binaları başta olmak üzere halkın görebileceği pek çok alana alfabe afişleri asılmıştır.[1] Latin harflerini öğretmek amacıyla hazırlanan bir afiş, Sakıp Sabancı Müzesi Arşivi’nde yer almakta olup Türk Neşriyat Yurdu tarafından basılmıştır. Üst kısmında, eski yazı ile “Yeni Türk Alfabesi” yazılıdır. Altında ise alfabe tablosu yer alır. Her kutuda, bir harfin el yazısı ve matbu yazılışları ile büyük ve küçük kullanımları verilmektedir. Öğrenim sürecini kolaylaştırmak için Latin harflerinin altında, kırmızı ile Arap harflerinin karşılıkları gösterilmiştir. Alt bölümde ise eski harfler ile Millet Mektepleri’nde ve ilk mekteplerde yeni alfabenin öğretimine dair bilgiler verilmiştir. Benzer bir alfabe tablosu, ‘Kitabhane-i Hilmî’ tarafından da basılmıştır.[2] Afişteki Arap harflerinin, 20. yüzyılın meşhur hattatı Halim Özyazıcı (ö. 1964) tarafından yazılması, Özyazıcı’nın geleneksel sanatların bir temsilcisi olarak bu süreçte bir rol üstlendiğini göstermesi açısından değerli bir vesika niteliğindedir. [1] Yeni Türk alfabesinin tanıtım afişleri ve yeni harfleri sokak afişlerinden inceleyenleri gösteren fotoğraflar için bkz: Çalışlar, İzeddin. “Elifba’dan Alfabe’ye.” Cumhuriyetin Yüzü: Kültür Devriminden İzler, 30-51. Borusan Kocabıyık Vakfı, 2024. Sergi kataloğu.
[2] Bkz. Phebus II. Salon Müzayedesi, 18 Şubat 2024, Lot. 55; benzer diğer afişler için lot. 52, 53, 54. https://phebusmuzayede.com/muzayede/ii-salon-muzayedesi-809.html
[3] Bkz. Phebus Salon Müzayedesi Kataloğu, Kasım 2024, s. 109. Lot. 119
Yeni Türk alfabesini öğretmek amacıyla başlatılan eğitim seferberliği, yurdun şehirlerine yayılmıştır; 1930’a gelindiğinde ise tüm resmi ve özel kuruluşlarda yeni yazıya geçilmiştir. Osmanlı İmparatorluğu'nda 19. yüzyılda başlayan alfabe ve dil konusundaki tartışmalar, Erken Cumhuriyet döneminde gerçekleştirilen dil politikalarına zemin hazırlamış ve böylece Cumhuriyet’in önemli kazanımlarından biri olan Harf Devrimi, 1 Kasım 1928’de gerçekleşmiştir. Toplumun eğitilmesi ve kültürel dönüşüm adaptasyonuna rehberlik eden bu afişler, geçiş sürecinin önemli bir kitle iletişim aracı olmuş ve günümüzde toplumsal hafızanın kaybolmasını önleyen bir arşiv belgesine dönüşmüştür.