Feyhaman Duran’ın “Hattat Rıfat Efendi” portresi, sanatçının yakın çevresinden bir figürü konu alır ve geleneksel meşk dünyasına dair görsel bir tanıklık sunar. 1886’da Enderun geleneğine mensup şair, düşünür ve hattat Süleyman Hayri Bey’in oğlu olarak dünyaya gelen Feyhaman, Mekteb-i Sultânî’de resim eğitiminin yanı sıra hüsnühat dersleri de alır. Amcasının oğlu Abdülkadir Efendi ve eşi Güzin Hanım’ın dedesi Yahya Hilmi Efendi gibi isimler dönemin önde gelen hattatları arasındadır. Aile çevresinde hattatlığın yaygın olması, sanatçının bu sanat dalıyla kurduğu ilişkiyi derinleştirir; hattatlarla öğretmen-öğrenci bağları ve dostlukları ise portrelerindeki samimi gözlemin zeminini oluşturur.
Tabloda, Yahya Hilmi Efendi’nin talebelerinden Hattat Rıfat Efendi ileri yaşında, cübbesiyle rahle başında, önündeki kitabı okurken betimlenir. Figürün giysileri, oturuşu ve çevresindeki halı ve tekstil gibi geleneksel eşyalar, onu geçmişin bir temsilcisi olarak konumlandırır. Kompozisyonun merkezindeki figürün yüzü ve elleri öne çıkar, yumuşak ve loş ışıklandırma ile ölçülü ve koyu tonlardaki palet seçimi sahneye dingin bir atmosfer kazandırır. Sanatçının ölçülü üslubu, hattatın içe dönük dikkatini ve tefekkür halini aktarır. Tabloda ayrıntılı ve bitmiş bir yüzeyden ziyade, gevşek fırça vuruşları ve anlık gözleme dayalı bir yaklaşım dikkat çeker. Detaylardan çok atmosferi ve figürün iç dünyasını ön plana çıkaran bu tavır, sanatçının İzlenimci gözlemleriyle portre pratiğini nasıl beslediğini ortaya koyar.
1945 tarihli bu portre, Feyhaman’ın hat sanatıyla kurduğu daha geniş ilişkinin parçasıdır. Sanatçı yaşamı boyunca seksene yakın imzalı hat levhası üretmiş, aile koleksiyonundaki yazı-resim parçalarını ve levhaları sıklıkla eserlerine taşımıştır. “Hattat Rıfat Efendi” bu nedenle yalnızca bireysel bir karakter tasviri değildir; hattatlık geleneğinin şehir yaşamındaki konumunu belgeleyen, aynı zamanda sanatçının kültürel çevresini ve koleksiyoncu-sanatçı kimliğini yansıtan bir eserdir.